Akarsuköyü/MACKA

akarsuköyü dernegi saygiyla sunar :))

Tarihi

AKARSU KÖYÜ
Köyün Yeri Ve Konumu
Akarsu Köyü Trabzon İlinin Maçka İlçesinin 11 km güneyinde yer alır.Maçka’dan yaklaşık 11 km uzaklıktadır.Köyün yerleşimi önemli üç merkezden ibarettir.

a.) Köy merkezi
b.) Mandriyoz
c.) Kastela Mahallesi.

Köy jeolojik olarak Kaholoz seviyesinden koparak aşağılara kayan toprak parçası Fosiya taşının engeliyle birikip bir düzlük meydana getirmiştir. Bu düzlük bugünkü çayırların olduğu yerdir.Daha aşağılara akan toprak ise önündeki kayalarla engellenerek köyün alanını meydana getirdi.Bu alan kastelayı da içine alacak şekilde büyük bir düzlük olarak oluştu.Daha sonra bu düzlüğü köyün ortasından akan dere zamanla ikiye böldü.
Böylece Kastela ve köy merkezı dereyle birbirinden ayrıldı Mandriyoz da Kaholoz ‘un güneyinden koparak bir kısım toprak batıya bir kısım toprak da doğuya akmıştır Batıya akan topraklar ilkin Ayralaksa daha sonra da Manriyoz’u meydana getirdi. Doğuya akan topraklar ise Samandira denilen düzlüğü meydana getirdi Ancak Ayralaksa zaman zaman akarak seviyesinin her zaman aşağısına inmiştir ve halen daha kaymaya devam etmektedir.Uzaktan bakıldığı zaman bu kaymalar bariz bir şekilde farkedilmektedir. Köy dağlarla çerlmiştir.Doğusunda Fosiya çayırlıklarıyla Altındere, batısında Karakaban,kuzeyinde Kırantaş ve Bakımlı köyleri Güneyinde derenin oluşturduğu vadiyle yaylalardan Gümüşhane’ ye komşudur.

Köyün Tarihçesi
Akarsu köyünün kururluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber köyün tarihini Trabzon tarihiyle mütala etmek daha uygun olur bunun için koyümüze insanların ne zaman geldikleri nasıl yerleştikleri kesin bir kayıtla bilinmemektedir.Bilinen odur ki köyün tarihi eskiye dayanmaktadır.Ancak gerek köyün yaşlılılarından öğrendiğimiz kadarıyle bu köye ilk Çarşafina adında birisi yerleşmiştir. Bu kişinin yerleştiği yer şimdiki Mustafa Yavuz’un oğlu İzzet’in oturmuş olduğu eski evidir Ancak bu kişinin ne zaman geldiği ise bilinmemektedir.Çarçafina veya çarçaflı adının olması bu köye yerleşenlerin Türk izlerinin olduğunu göstermektedir.
Ancak Trabzon tarihi hakkında bazı bilgilerin köyümüzün geçmişini de aydınlatmış olacağını düşünerek bu konuya burada yer vermek istiyorum.
Tarihi kayıtlarda, Doğu karadeniz bölgesinde ilk çağ dönemini aydınlatan bilimsel araştırmalar ve kazılar ciddi bir şkilde yapılmamıştır.Bu kazılar genellikle mağaralarda yapılark ortaya çıkarılmaktadır.Mağara yönünden zengin olan köyümüz böyle bir çalışma sonucu gerek köyümüzün ve gerekse doğu karadenizin geçmişi hakkında tarihe ışık tutacaktır.
Birçok tarihçi bu yöre hakkında araştırmalar yapmışlardır.Bunlardan birçoğu kilise kaynaklı bilgilere dayanarak yanlı olan görüşleri yansıtmışlardır.Bir kısım tarihçiler de bu yöreye yerleşen insanların hepsinin Türk olduğu varsayımıyla yaklaşmaları ,ciddi bir tarihi delili ifade etmemektedi.Bu çelişkileri ilerki yıllardakı bulgular daha çok yansıtabilecektir.Bu yörenin çeşitli idarelerin ve medeniyetlerin altına girdiği gibi göçler savaşlar hastalıklar ticaretler değişimlerde büyük roller oynamıştı.
Örneğin Eusobis ve Yuvanidis gibi tarihçiler Trabzon’un M.Ö 756 da Ege kıyılarından gelen Miletoslular tarafından kurulduğunu söylerken Bessarion ve Kritobulos adlı kronologlar da Arkadıa halkı tarafından kurulduğu gösterilirler.
Bu görüşlere karşı CharlesTexier .Trabzon’un Yunanistanın en eski beldesi olan Mora’daki Argos kentinden daha eski olup Milattan 2000 yıl önce kurulduğunu iddia eder.
Homeros ise ( MÖ 9. yy ) İlliada destanında Anadolunun birliği için Helenler’le savaşan Truvalılara yardım için Doğu Karadeniz’den gelen Halizonyalılar’ın bu yörenin ilk sahipleri olduğu anlatılır.
Tarihçi Herotot da MÖ 484-425 bu yörenin ılk yerlilerin İskitler olduğunu ileri sürer
Reşit Saffet Atabinen’e göre Anadolu Türklerin ikinci anayurdudur.Orta Asyadan çeşitli sebeplerle göç eden Türk boyları Kafkasları ve iran yaylasını aşarak Karadeniz yöresine yerleşirler ve buralarda İl devletleri kurarlar.Buralarada Anayurtlardaki toplumsal ve siyasal yaşantılarını sürdürürler.
Birçok tarihçi bu görüşe katılır ve batıdan gelen sömürgecilerin bu yerli halkla kaynaşarak bütünleştiğini savunur.Bunlar ise:
Fiedrika,Brozny,Charles,Texier,Xenophon,AmasyalıHüseyin,HüsamettinEfendi,Diyarbakırlı Sait Paşa,Şemsettin Günaltay,Arif Müfit Mansel,Şakir Şevket,Mustafa Reşit Tarakçıoğlu,Muzaffer Lermioğlu ,Mahmut Goloğlu,İsmet Zeki Eyüboğlu,Ahmet Can Bali
Kafkas ve Anadolu yoluyla gelen ilk yerli halkların kendilerine özgü bir yazıları olmadığından o dönemlerde ilgili kaynakların çoğuYunanca ve Latince yazılmıştır.Ayrıca devlet dili olark kabul ettirildiği gibi okullarda eğitim dili olarak da halka öğretilmiştir.Doğu Karadeniz’e özel olarak gelen misyonerler,İncilin dilini bilmeyenlerin küfür işlediklerini söyleyerek bir nevi Yunancayı mecbur etmişlerdir.Bu nedenle kilise kaynaklı bilgiler birçok tarihçiyi yanılttığı gibi tek yanlı yazmalarına sebep olmuşlardır.Yunan dilinin,Yunan ırkının,Yunan Uygarlığına inanmış o dille öğrendikleri Hıristiyanlığa çok bağlı olan bu kişiler kilise belgelerinden başka belge tanımazlar ,Tanımak da istemezler.Bunlardan biri de Rice Talbot dur.
1817 dolaylarında Maçkanın 150 köyünün olduğunu ,Akarsu Köyü’nün de 350 hane olduğunu düşünürsek.Bu insanların tamamının Yunan adalarından ve Helen ülkesinden gelmiş olması mümkün değildir.Üstelik o zamanlar doğru dürüst yolu olmayan bu vadilerdeki halk tarıma dayalı değil koçar göçer bir yaşantının içinde zor geçidikleri, adeta vadiler arasına sıkışmış oldukları bilinir.Bir vadiden öbür vadiye geçmek mümkün değildi.Vadiler arasında devamlı savaşlar olmakta idi.Böyle bir milletin arasına gelip barınmaları ise asla mümkün değildi.Ancak sahil kesiminde koloniler kuranların dahi tercumanla anlaşabildiklerini de göz önünde bulunduracak olursak,sahil kesimin dışında kalan yüksek alanlarda yaşayan halkın çoğu dil ve din değiştirerek o yörenin en eski halkı olduğu tarafsız tarihçiler tarafından sağlıklı görüş olarak saptanmıştır.
Maçka’nın bir yerleşim yeri olarak 2400 yıllık bir tarihinin olduğunu düşünürsek Akarsu Köyü’nün de daha eski olabileceği görüşündeyim.Zira Doğu Karadeniz bölgesine ilk yerleşim dağlarda ve dağların güney eteklerinde ve düz olan yaylalarda olmuştur.Şimdiki köyler ise daha sonraları ormanları kırılarak yerleşim yerleri olmuşlardır.
MÖ 400 dolaylarında Pers Kiros (Keyhüsrev) kardeşine karşı ayaklanmıştı.Onun yanında savaşa katılmak için Helen’den Onbin asker onun yanında savaşmak için Salihli’den yola çıkar Tüm Anadoluyu baştan başa geçerek savaşa katılırlar.Başarısızlığa uğrayınca geri dönmek zorunda kalırlar. Taokların memleketi olarak adlandırılan Tav-eli Şimdiki Oltu bölgesinden geri dönerek Bayburt, Maçka üzerinden Trabzon’a inerler .Oradan da sahili yürüyerek, Sinop’tan deniz yoluyla kendi ülkelerine geri dönerler
Atinalı Tarihçi ve ünlü filozof Xenophon yazdığı Anabazis adlı yapıtında bu olaya yer verir ve Onbinlerin geçtikleri güzergahtaki kavimlerden söz eder.Kumandanın geçtiği güzergah Bayburt’tan sonra Maçka yaylaları,köyleri ve Maçka olduğu kitabındaki açıklamalardan anlaşılmaktadır.Birçok tartışmalara yol açan bu güzergahın köyümüzün çok yakınından geçtiği ve buradaki yaşayışlara ışık tuttuğuna kaniyim.Zira Xenophon bu yol güzergahında Kolhozların Makronların ülkelerinden geçtiklerini onlarla savaştıklarını yazar.Ayrıca uzun yürüyüşlerden çok yorgun düşen askerler.bir tepeye çıkıp oradan denizi görünce bağırarak birbirlerine sarılırlar ve mevcut taşlardan bir de kule yaparlar.Ayrıca 55 kilometre yürüyerek Kolhlar (Kolhozlar) ın memleketine geldiklerini,oradan da yaklaşık 40 km yürüyerek Trabzon’a ulaştıklarını belirtir.Akarsu Maçka arası 15 kilometre Maçka-Trabzon arası ise 30 kilometredir.Bunun yanında Akarsu köyünün kurulduğu güneydoğu yamacın Kapıtaş kayalarının en yüksek tepesinin adı Kahloz dur.Bu tepeden bakıldığında deniz görülmekte.Bunun yanında Bakımlı (Ağursa ) nın biraz yükseği ve kuzeyindeki alana Makren denilmektedir.Bana göre bu mesafeler ve bu ismiler bu hususa açıklık getirmektedir.Bu mesafede böyle isimlerin bulunduğu kanisinde değilim.Ayrıca bahsedilen deli bal ve onu deli yapan zifinin en yoğun olduğu alan da burasıdır.
Trabzon ve çevresinin yaşantısını en iyi bir şekilde yansıtan Xenophonun yazdıkları yazılı kaynak olarak alan tarihçıler bu yöre hakkında yorumlarını daha çok bu esere daymaktadırlar.Elbette bir tarihçi gibi yorum yapmak mümkün değil ancak gerek bu eser ve gerekse tarihi bulgularının eşiğinde buralarada yaşamış olan halkalrın birçok kavimlerle karışıp kaynaştıkarı bir gerçektir.Bir yorumla gerçek çizgide kalmak mümkün değildir. Yöre hakkında yazılmış birçok kitaplar bize bu yörede yaşamış olan halkların yerleşimi çok eskilere dayandığı gerçeğini ortaya koymaktadır.Gerek yerli ve gerekse yabancı yazarların yazmış oldukları eserler okununca Doğu Karadeniz halkının çoğu kafkaslardan buralara yerleşen Orta Asya kökenli halklar olduğu anlaşılıyor.Bu çevrede yaşayan kişiler bu gerçeğin daha çok farkına varmaktadırlar.
Fazla ayrıntıya girmeden Doğu Karadenizde Orta asya kökenli tarihçilerin Türk olduklarına inandıkları şu kavimlerin izlerine rastlamaktayız.Bunların bir kısmı devlet olmuş bir kısmı ise diğer kavimlerle kaynaşarak yok olmuşlardır.Anacak bu insanların birçoğu buranın yerlisi olup dil ve din değiştirerek yaşamışlardır.Fatih döneminden önce de sonra da buralara başka halklar gelmiş ise de buradaki halkın tamamının yok edilip veya sürülüp yerlerine yeni halklar yerleşmemiştir.
Türk asıllı olan bu kavimlerden birkaçı şunlardır:
Driller Khalybiler Khaldiler,Makronlar,Miletler, (İskitler,Kolotlar.Sakalar) Kimerler Canlar,Zigler,Makronlar,Gaşgarlar,Mossynoiler.Boranlar,Çepniler,Hazarlar,Bulgarlar Kumanlar,Kıpçaklar,Peçenekler,Toklar,Seytenler,Tibarenler,Kabanlar,Beşirler,Busirler,
Tirallar,Kotaganlar, Morlar Orta Asya kökenli Türkler olduğunu tarihçiler söylemektedirler.
Bunların yanında Lazlar,Çerkezler,Gürcüler,Abhaza gibi kavimler de bu halklarla kaynaşmışlardır.Bunun yanında sahilde koloni kuran ticaret yapan milletler de elbette ki bu toplum içinde var olmuşlardır.

Bunların tek tek ayrıntılarına geçmeden bu çevrede yaşayan halklarla birebir örtüşen bazı isimlere burada yer verilmesi uygun olur.
Bilindiği gibi Türkler gittikleri yerlerde dağ,göl ve ırmak isimlerine kendi adlarını verirlerdi.Bu hususu göz önünde bulundurarak köyümüzdeki birçok yer ve yöre adlarına bir göz atalım.Bu isimler buralarda bu kavimlerin izlerini göstermektedir.

Karakaban Dağı___Kaban Türkleri
Hanzarlar___Hazar Türkleri
Kolat Tepesi___Kolatlar
Zigana___Ziganoy Zigler
Haliya___Khaliler
Magren___Magronlar
Kolhloz___Kolhlar
İskalita___İskitler

Kınalıköprü Kapıtaş, Karagöz, Kurugöl, Seslikaya, Furnoba(Fırınoba) Korkuluk, Sertköprü, Çatalkaya Derinırmak Acısu Samandira, Naldöken, Korkuluk, Kulat, Çakılgöl, Taşkesen, Hanzurli (Hazarlı) Samantoz, Derinırmak Dipsizgöl

Bunun dışında bazı Türk isimleri Rumca ile bütünleşmiştir. Örneğin Ayralaksa Bu bir bileşik kelimedir normalde Ayera + İlaka dır. Ayera kilise demektir. İlaka ise Türk kökenli bir sözcüktür.